Kafka, Praglılar arasında Almanca konuşan bir Yahudi'ydi. Bu üçgenin içinde bir yabancı gibi yaşayan Kafka, 'Çakallar ve Araplar' hikayesini yazdı; belki de kaçıp Filistin'e yerleşme hayalleri kurarken.
Hikaye, kuzeyden gelen adam ve yoldaşlarının bir vahada verdikleri mola ile başlar. Gecenin karanlığında bir çakal sürüsü yaklaşıp Kuzeyli'ye sırnaşır. İçlerinden en yaşlısı dile gelir. Kuzeyden gelecek olanları nesiller boyu hasretle beklediklerini anlatır ve araplar ile dünya kurulduğundan beri süregelen husumetten bahseder. Araplar hayvanları öldürmelerine rağmen leş yememektedir, bu da aralarındaki mücadelenin sebebidir. Önce Araplardan korkmadıklarını söyler sonra; 'Biz onların kanını alacağız, bu kavga da bitecek!' der. Kuzeyli, onlaın tüfekleri var kendilerini savunmaya başladıklarında sizi yok ederler dediğinde ise ihtiyar çakal önceki sözlerini unutmuş bir şekilde biz onların kanlarıyla kirlenmek istemeyiz. onları 'canlı' gördüğümüzde çöle kaçıyoruz cevabını verir.
Kuzeyli kalkıp uzaklaşmaya yeltenirken gömleğine iki genç çakalın dişlerini geçirdiğini fark eder. İhtiyar çakal 'sana hürmetlerinden eteğini tutuyorlar' der. Sonunda çakal, Kuzeyli'den istediği şeyi açıklar; 'Ey aziz sahip, her şeye gücü yeten ellerinle, şu ellerinle gırtlaklarını kesiver Arapların!' Kuzeyliye, dişlerinin arasında taşıdıkları bir makas getirirler...
Arap'ın kamçısını savurarak geldiğini görünce çakallar dağılır. Arap, Kuzeyliye çakalların makası, çöle gelen her Avrupalıya sunduğunu söyler.
Sonra ortaya bir deve leşi getirirler. Çakallar gözleri dönmüş halde leşin üzerine çöreklendiklerinde Arap kervanbaşı kamçısını sallamaya başlar. Avrupalı, elinden tutarak Arabı engeller ve kervanbaşı 'haklısın sahip, bırakalım da mesleklerini yapsınlar...' der ve hikaye sona erer.
'Araplar ve Çakallar' öyküsünü okuyan biri Kafka'nın yahudi karşıtı olduğuna dair bir izlenime kapılabilir ancak bu büyük bir yanılgı olaaktır. Örneğin Dava romanı baştan aşağı Avrupa'da yaygın yahudi karşıtlığına karşı kaleme alınmıştı dersek abartmış olmayız. Onun bu öyküde ise yahudiyi ağzı kokan leş yiyicilere benzetişi tahkir amacı gütmez. 'Yahudilerin sadece ellerinde zaptettikleri ya da dişleri arasında sıkıştırdıkları şeylerin sahibi olacaklarını düşünmeleri, insanlar arasında güvende olmamalarındandır' sözü; ihitası, kana susamışlığı, zorbalığı, travmatik bir sebep icat ederek ibra etme girişimidir denebilir.
Kafka, hikayesinde kadim bir çatışmayı ve İsrail'e giden yolu anlatıyordu. Gerçekten de öngördüğü gibi, dişlerini geçirdikleri Avrupa'nın desteği ürkek çakalları çölden vahaya taşıdı. Arabı ise Avrupalı yolcuya güveni tepeledi. Arabın, müslümanın elinden kırbacı alındı, evi işgal edildi...
İhtiyar çakalın korkaklığını itirafında söylediği gibi; müslümana yurdunu tekrar verecek olan üstündeki ölü toprağını silkelemesidir. Canlanmak ve sesini yükseltmek... Başkaca yol yok.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder